sıla'yı passaparola yarışmasında, ahmet kural'ı güneşin oğlu filminde tanıdım. biri 20 diğeri 10 sene önceki hadiseler :)

Pek sosyal medya kullanımın yok demek ki. Televizyon izlemeyen birisi, sosyal medyayı da pek kullanmıyorsa tanımamaları doğal bence.

kural'ı sadece ismen duydum. sıla'nın da şarkılarını dinlemişiliğim var eskiden. beni hatırla, acısa da öldürmez tanıdık geldi aklımdaki şarkılarsa.

Ben de ikisini fazla tanimiyorum. Ama Sila'yi destekliyorum. Haberlerini okumuyorum ama haber basliklari karsima cikiyor. Erkek de siddet gosterdigini kabul ediyor sanirim. O durumda siddet goren haklidir. Durum farkliysa bilemiyorum.

İsmen biliyorum ikisini de. Sılayı omuzları ve kalın sesi(sen vurdukça gebbberiyorum gebeeeeeriyoerrrummm), radyo sağolsun. kuralı da leş dizisini etraftaki birkaç zevksizin övmesinden biliyorum

@traveler soruyu soran tanımıyorum siz tanıyormusunuz diye sormuş. sen yine meriçlik peşindesin :)

el cevap: tanıyorum tabi. kuralın filmini seyrettim, sıla eskiden dinlemiştim şimdi hiç hatırlamıyorum şarkılarını

internette çok zaman geçiren biri olarak tabi ki tanıyorum. Ahmet Kural'ın dizisi kardeş payı da son 15 yılda izlediğim tek türk dizisiydi. Sıla'nın bi iki şarkısını biliyorum ama sezen aksu triplerinde olduğu için pek sevmem şarkılarını. Gerçi son iki yılda ahmet kural'a da antipatim vardı, sıla'yı siyasi nedenlerle sevsem de şarkılarının arabesk tavrı pek çekmiyordu. Bu olayda ahmet kural'a sen haksızsın ve sana laflar hazırladım demek istiyorum

İkisini de ismen biliyorum sadece. Sıla'nın şiir kitabı gündem olmuştu 1 ara sözlükte, birkaç şiirini görmüştüm ekstradan.

Ahmet Kural'ın cismen tanıyorum. Yüzü tanıdık. Sıla'yı da ismen tanıyorum. Yüzüne hala dikkatli bakmadım. Yolda görsem tanımam.
'

ahmet kural işler güçler , kardeş payı ve filmlerinden, sıla müzikleriyle tanınır . Tanımayan ağır sosyaldir. çünkü internette takılan illaki duymuştur . filmlerle ilgilenen illaki duymuştur. müzik dinleyen illaki duymuştur . duymadan kişinin sosyal değil ölmüş falan olması gerekiyor galiba

niye heba ediyor kendilerini? coder adamlar bi yandan hikaye uyduruyo mu sanıyosun? dizi için senaryo yazmakla oyun için yazmak arasında ne fark var?

Sapkowski'nin herhangi bir katkısı yok. Hatta Sapkowski kitabın haklarını çok düşük fiyata satmıştı CD Projekt Red'e. Oyun falan yaş iş, tutmaz diyerek. Kaç senedir bu konuda ağlayıp yakınıyor. CD Projekt Red'den daha fazla para istiyor.

Yani Sapkowski'nin kitaplarından sonra yazılan bütün senaryo CD Projekt Red'in ürünü. Başkaları zaten kullanamaz. Zira kullanmazlar. Mesela Netflix'in Witcher dizisi tuttuğu takdirde, kitaptaki senaryolar tükendikten sonra Netflix senaristleri de kendi hayalinde bir Witcher evreni kuracak ve bu yolda devam edecektir.

@ghilleinthemist coder adamlar niye hikaye uydursun koca şirket kod yazanı ayrı senaryo yazanı ayrıdır tabi. heba ediyolar çünkü isimlerini bile bilmiyoruz oysa böyle güzel film/dizi/kitap üreten birinin adını tüm dünya tanır. oyun sektöründe hikaye 2. veya daha da arka planda kaldığı için dünya daha az biliyor bu isimleri.

Bölgenizdeki sevgi evleri bağış kabul ediyor mu araştırın derim. Nesin Vakfı + olarak.

Lösev.

koruyucu ailelik araştırabilirsiniz

Darüşşafaka

Kardeşlik seferberliği (bunlar yardım yapıp yayınlıyorlar, siz de gönüllü kabul a bilirsiniz yardim etkinliklerine)

Ben bağışlarımı Haluk Levent'in başkanlık yaptığı AHBAP Derneği'ne yapıyorum. Son derece şeffaflar bence. Özellikle kimsesiz çocuklara odaklanma gibi bir durumları yok ama. Herkese yardımcı oluyorlar.

sevgi evlerinde çocukların cep telefonu faturalarından internetlerine kadar devlet karşılıyor , onun yerine başka bir alternatif düşünebilirsiniz.
nedir ne değildir kim vardır kim yoktur araştırmadım sadece bir öneri sunuyorum, sunumları ve çalışmaları hoşuma gitti (www.ihtiyacharitasi.org) bir bakabilirsiniz.
ayrıca ekşiden de öğrencilere yardım edebilirsiniz burs arayanlar diye başlık olması gerekiyordu en iyi yardım öğrenciye yapılan yardımdır ;)

iş bulup çalışıp borcunu ödemen lazım. başka nasıl bi çözüm olabilir ki? zor durumda isem iyi kötü ayırt etmeden ilk burduğum işe girerdim ben olsam.

Çalışıp ödeyeceksiniz maalesef, alternatifi yok, alacaklılara yapacak bir şeyiniz olmadığını açıkça belirtin olabildiğince az rahatsız etsinler :/
Ödeyeceğiniz zaman belki pazarlık yapmaya çalışabilirsiniz faizler için.

Toplamda 15 bin lira borcunuz var. Çok ama ödenmeyecek bir miktar da değil. Borçlarınızı yapılandırın ve çalışmaya başlayın. Maalesef başka bir şansınız yok. Birkaç yıl içinde bitirirsiniz.

15bin buyuk bir rakam degil, biran once ise girip calismaktan baska bir care yok, ufak ufak odenir. ben 10 sene once aldigim bir krediyi hala oduyorum, %80'i bitti 2 seneye sifirlarim herhalde haha.

Bankalar yapılandırmıyor, kanun çıktı ama “uygun değil” diyorlar...
İcra dosyası da en fazla 3 taksit oluyor diye okudum. Karşı tarafın avukatı ile anlaşıp taksit sayısını arttırma ihtimalim var mı?

asgari ücretli de olsa bir işe girin. maaşınızdan kesile kesile ödeyin. 1600 tl için max 400 tl keserler maaşınızdan. 40 ayda falan ödersiniz.

En kötü ihtimal, borcunuz temerrüde düşer ve 1-2 yıl içinde, varlık yönetim şirketlerine satılır. Varlık yönetim şirketleri, bu borçları çok ucuz fiyatlara aldıkları için, pazarlıkla borç faizi silme/taksitlendirme gibi opsiyonlar sunabilirler.

Kentsel İnsan Gelişim Endeksi

Kentsel İnsani Gelişmişlik Endeksi.

En azından birkaç tane.

olsa olsa birkaç tane
taş çatlasın birkaç tane
en fazla birkaç tane

hic yoksa birkac tane

Ben de 40a yakın suriyeliyi reddettim. Sıkıntı yok. Mantığının sesini dinle.

Sıkıntı yok, içine sinmediyse boşver.

Kendi evin. İstediğine verirsin istediğine vermezsin. Sende ev var, onlarda para. Paralarını verip başka yer tutabilirler. İlla senin evinde kalmaları gerekmiyor. Yani sonuçta adamları tutup sokağa atmamışsın.

Vermemek için tek sebebin Iraklı olmalarıysa ırkçılık yapmışsın ama. Sanırım duymak istediğin bu. Irkçısın, evet.

iyi yapmışsın

Kefil isteyebilirsin, zamanında beni arayan ama gözüm tutmayan bir çok kişiden kefil istedim itiraz etmeden biz arayacağız dediler.

Net ırkçılık.

Adamı tanıyor muydun? Adamla alakalı bilgin var mıydı? Kötü referans? Vicdan azabı çektiğine göre yoktu. Verip vermemek yine senin inisiyatifinde elbette ama sırf Iraklı diye evi vermemek, ırkçılıktır.

Iraklılar'ın %99.8'ini kötü niyetli, hırsız, düzgün olmayan kişi addetmek de ırkçılık.

FFazla kâr etme pahasına araplara hayatta vermem, ülkenin çocuklarımızın geleceği benim paramdan daha değerli..kalıcı olmamaları için en iyisini yapmışşsın

hayır abartmıyorsun, yabancı uyrukluya hiç bir şey yapamıyorsun. elektrik suyu bile ev sahibi ödüyor borç bırakınca, hukuk işlemiyor her şey onların yararına düzenlenmiş durumda. şöyle bir şey yapılabilirsin kontratı elektrik suyu kefil bir türk bulacaklar o türk kendi kiralamış gibi göstericek. ekstran bir kefil daha al ve noterden yap kira sözleşmesini.

sonradan sen üzülürsün arabın çirkefliği çekilmez. hayatta da çıkaramazsın çok felaket çıngar çıkarırlar. bu ülke artık vahşi batı gibi bir yer oldu. hümanizmin falan anlamı yok. herkes kendi bacağından asılacak, kendi göbeğini kendi kesecek. yarın bir şey olsa göçmenlere polis bile doğru düzgün müdahale etmiyor. kendi güvenliğini ve çıkarını ancak sen düşüneceksin. doğru olanı yapmışsın. gözünün tutmadığı türk vs de olsa evini verme ırkçılıkla alakası yok. malını mülkünü can güvenliğini korumakla alakası var.

parkeleri söküp sobada yakan kiracı gördü bu gözler.
vicdan yapmaya gerek yok.

bu devirde kendini güvene almak istemen doğal ama işini sorup ona göre karar verebilirdin. koç üni de hoca olan bir suriyeli tanıyorum mesela. nereli olduğundan çok işine göre değerlendirebilirsin.

-Sakalının uzama yönü bölgesel farklılık gösterebilir. Hangi yöne uzuyorsa o bölgede tıraş bıçağını o yönde sür.
-Banyodan çıktıktan hemen sonra tıraş ol.
-Gillette Fusion ProGlide kullan.
-Öpüşmeyeceksen tek perdah ile yetin.

berbere git sana nasıl yapman gerektiğini anlatsın. bir süre o bölgeyi rahatlatman lazım.

sicak suyla yumusat. tiraj jeli kullan, kopugu degil. hareketlerin yavas olsun. cok da bastirma.

Her şeyin anahtarı iyi bir jilet. Mach 3 veya daha kaliteli bir şey kullanmayınca benim yüzüm de kanıyor ve kesiliyor.

sakalların zıt yönüne doğru traş oluyor olabilir misiniz?

diğer deyişle sinek kaydı?

Köpük falan hikaye. 5 liraya bir adet Arko berber tıraş sabunu alıyorsun, bir de fırça. Yüzünü sıcak suyla ıslatıp sabunu yüzüne sürüyorsun. Üstüne fırçayı ıslatıp sabuna sürterek köpürtüyorsun. Sonra fırçayla yüzündeki sabunu da köpürt. En rahat, en tahrişsiz tıraş böyle oluyor. Ben de çok farklı ürün denedim ama mutluluğu 5 liralık sabunda buldum. Bıçak olarak gilette fusion proglide.

Töre değil kan gütme saikiyle öldürme olarak geçer. Farklı şeyler.
Ne kadar doktrin buna kan gütme saiki dese de yargıtay aksine kararlar veriyor. Kan gütme saiki demek için öldüreni öldürmek değil öldürenin yakınlarını öldürmek olarak belirleme yapıyor.

Burada töre saiki değil kan gütme saiki var diyebiliriz belki. Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre kan gütme saikinin 3 temel şartı bulunuyor.

1- önceki hadise ölümle sonuçlanmış olmalı
2- fail, suçu öç alma duygusuyla ve görev bilinciyle işlemeli.
3- ilk öldürme olayıyla ikinci olay arasında çok vakit olmalı, böylece acı ve kızgınlıkla değil planlayarak, görevi yerine getirme bilinciyle, gelenek inancıyla öldürmeli.

Ama öldüren kişi öldürüldüğü takdirde yargıtay bunu uygulamıyor. Haksız tahrik hükümlerine göre indirim yapıyor hatta.

Töre konusundaysa, son yıllarda yargıtay 1. ceza dairesinin yerleşik kararlarına baktığımızda aile veya aşiret meclisinin emri veya kararı aranmıyor zaten.

Sonuç itibarıyla toparlarsak, doktrinde aksine görüşler olmasına karşın yargıtay burada töre saiki veya kan gütme saiki uygulamayacaktır diyebiliriz.

Eğlence. Umut. insanına göre değişir. parası olan insan için eğlence. alt tarafı 50-100 liraya biri geleceğini tahmin etmeye çalışıyor. tutmaz tutmaz ama ya tutarsa? maksat can sıkıntısı geçsin. parası olmayan içinse umut kaynağı. 100 lirayla bir akşam oturup güzel bir yemek yerine dışarı çıkıp geleceğini tahmin edeceğini iddia eden birine veriyorsun işte. o da sana geleceğin hakkında umut veriyor.

ruhsal zafiyet içindeler. duygusal boşluktalar. moral verebilecek sözler duymak istiyorlar. hoşlandığı biri mi var, gider fal baktırır. kadın da "aay siz ruh eşisiniz" der, pembik pembik konuşur, hayal satar. bu gariban da mutlu olur. olay bu.

ben şahsen eğlence için istiyorum fal baktırmayı. karşımdaki kişi "isminde A, Y, Ş harfleri geçen birine aşık olmuşusun" desin ve ben de 2 ay önce ayşe isminde birine aşık olmuş olayım ve o anda şaşkınlıktan öleyim istiyorum. Nasıl bildiği pek umrumda değil. 100 lira verip yarım saatlik eğlence seansı satın almış gibi düşünüyorum.

Bir sihirbazlık gösterisi gibi düşünüyorum. Adamlar ateşli kılıç yutuyo, kutunun içindeki tavşanı ordan alıp kulağından çıkarıyo. Bunların gerçek olmadığını biliyorum ama yine de izlemesi zevkli. İzlerken de "tabi la ip var orda..." diye düşünmüyorum, onun yerine anın tadını çıkarıyorum.

Eyyorlamam bu kadar, sevgiler saygılar

İnandıkları için.
Birçoğu da alacakları tepkiden çekindikleri için aman eğlencesine baktırıyorum der ama yine de fellik fellik iyi falcı arar. Utanılması güzel bir şey, hiç yoktan iyidir.

Pike +10yüzbinmilyon baloncuk

Fala para vermek piyango bileti almaktan bile saçma. İşin içinde inanç yoksa bana gelsinler ben güzel şeyler söyleyeyim bedeva, hepsi klişe zaten.

İnanan varsa -ki çoğunluğu böyle - o apayrı bir konu zaten, insanın kendini kandırmasının da bir sınırı olmalı.

Ben arada güzel muhabbet çıksın, iki de güzel laf duyayım da umudum yükselsin diye baktırıyorum. Bazı insanlar sadece güzel şeyler söylüyor, iş bulcan falan diyor hoşuma gidiyor. 1 senedir işsizim arkadaşlar. Ama bazılarının da kalbi gerçekten temiz, para gelecek size diyor para geliyor, yüzük gördüm diyor düğün oluyor. Abdala malum olduğuna da inanıyorum.

Pike+1
Onun gercek olduguna inaniyor iste. Eglence falan diye milleti kandiriyor, astroloji de ayni sekilde. cok sorgulamayip parasini tokatlayacaksin aslinda bunlarin.
Uyarmaya calismak enayilik.

ben tarot bakıyorum, parasız marasız, birkaç arkadaşıma ve kendime. bi bok bildiğim yok, yeni sardım. üzerindeki semboller ve anlamları hoşuma gidiyor. film izlerken ayrıntıyı yakalamak gibi. her kartın rengi, kişisi bir şeyi sembolize ediyor, yan yana dizince de hikaye anlatırmışçasına olayları giriş, gelişme, sonuç örgüsünün içine sokuyorsun. bana eğlenceli geliyor, herhangi bi şeyin derdinde değilim açıkçası.


sinemaya benzetmişken: youtube.com

2017'de 8 seans boyun ve boyun altı, ense ve ense altı, kaş ortası için 800 tl'ye anlaşmıştım özel bir hastaneyle. erkeğim bu arada. her seanstan 10-15 gün sonra kontrol seansı da yapılıyordu. yani toplamda 16 seans diyebilirim.

şu an 6. seansa kadar geldim (kontrolleri saymıyorum.) ve seanslar arasında 2-3 ay olduğu zaman son haftalarda hafif tüylenme oluyor. yani 6 seansınız yeterli olmayabilir. ama tabii bu benim erkek olmamdan da kaynaklanıyor olabilir. belki kadınların kılları daha güçsüz olduğu için daha çabuk etki gösteriyordur. tamamen tahmin :D

Eğer beyaz ten, siyah kıl ikilisine sahipsen olur. Fiyat bana biraz yüksek gibi geldi

Yeterli olmaz bir süre sonra az da olsa geri gelir ama bölgeye göre rahatsız etmez

Özellikle nusretten sonra sürekli karşıma çıkmaya başlayan;
.... dedi.

".... sal kanka" bunu gormekten gina geldi. nasil karsina cikiyor dersen instagram kullanici adimdan dolayi surekli insanlardan mesaj geliyor

ismi sal kanka
nicki sal usta

sanirim onlara vermemi istiyorlar, context'den bunu anliyorum yoksa cok absurd bi kullanim

neysi siyasi yazmayalım şimdi

"Şimdi bir şey derdim de Silivri bu mevsimde soğuktur."

Bilmemne yapanlarda bugün

sanmiyorum gecen yapikredi eyup subesinden haber vermeden girip 10k dolar alip ciktim

Ben de Finansbank Gaziosmanpaşa şubesinden 3800 küsür dolar çekmiştim geçen aylarda. Haber falan da vermedim. Ama İzmir'de yaşayan arkadaşım 1500 dolar çekmeye gittiğinde 4 gün sonra gel demişlerdi. Yani sanırım şubesine göre değişiyor.

dolar çekebileceğiniz atmler var finansbankta.Direk bunlara gidip atm'den çeksenize

Yok. Direk atmden çekebilyorsunuz. Tl de limit 7500 tl. Dolar da ne kadar bilmiyorum ama muhtemeken 7500 tl karşılığı dolardır limit. Öyleyse 1000 dolar çekin ikş gün.

Ben Delonghi kullanıyorum. Şuna benziyor. 2 seneyi aşkındır sorunsuz çalışıyor. Memnunum diyebilirim.

www.hepsiburada.com

Aroma ekleme diye bir özellik yok. Aroma tuşuna basınca normalden daha yavaş demleme yapıyor, dolayısıyla yapılan kahve biraz daha aromatik oluyor. Kahveden de bir çıt tasarruf ettiriyor ayrıca.

Chelsea boots?

Tommy'nin var o tarz botları. Ben onlardan alıyorum.

şular gibi dimi:
mcdn01.gittigidiyor.net

sıcak tutmuyor, kardan yağmurdan korumuyor ama dediğin gibi karizma :)

çok pahalı evet.
ton balığı listeyi şişirmiştir, insanlar tavuk yiyor. gerçi o da 30 oldu kilosu.

Bim - A101 - Şok üçlüsünden alışveriş yaparak başlayabilirsin. Mahallende tavukçu varsa tavuğu falan ondan al, marketlerden daha ucuz ve taze oluyor. Bizim buradaki marketlerde bir kilo tavuk göğsü 24 lira. tavukçuda 16. üstelik daha güzel olduğu çok net.

beslenemiyoruz....

Organik bile almamışsın
Organik almaya başladığında asıl ne kadar pahalınolduğunu göreceksin

beslenemiyoruz +1
çok pahalı evet :(

Kapitalizmin sunduğu sağlıklı beslenme evet çok pahalı. Ben bir çok yiyeceğimi kendim üretiyorum. Nanemi yoğurdumu. Sebze alış verişimi pazardan alıyorum. Ete bir şey diyemem yalnız.

Yukarda saydığın gıdaların hiçbirinde lif yok, nasıl sağlıklı?

Sağlıklı beslenme pahalı değil, yani düşünüldüğü anlamda pahalı değil yoksa dünya geneline göre evet bizde ürünler pahalı ama ucuza getirmek de bizim elimizde, kolaya kaçmayıp biraz araştırmacı olursak daha ucuza halletmek de mümkün. Mesela sağlıklı beslenme deyince akla direkt hayvansal beslenme geldiği için pahalı gibi duruyor ama öyle değil. Öncelikle sebzelerin hepsi ucuz; ıspanak pırasa taze fasulye patlıcan dereotu maydanoz brokoli karnabahar, bunların hepsi ucuz ama yenmiyor, halbuki beslenmenin büyük bir kısmını sebzeler oluşturmalı, yeşillik yemeden tükettiğiniz hayvansal ürünler vücutta efektif olarak kullanılamıyor, öncelikle bunu bilmek lazım. Hatta bunları pazardan falan alırsanız çok daha ucuza geliyor. İkincisi, mesela balık mevsimindeyiz. Birkaç gün önce eşek kadar palamut aldık 17 liraydı 2 kişi bitiremedik. Onun dışında 30'lu M boy yumurta Migros'ta 27 lira, ben gidip Migros'tan yumurta almam, yaşadığın semtteki herhangi bir markete gitsen 30'lu yumurta 17-18 lira, ben 17 liraya aldım, L boy, biraz daha kassam daha ucuzunu da bulurum ama gerek yok. Ha kırmızı et pahalı, ona yapacak bir şey yok, hep pahalıydı zaten, tavuk da son dönemde artışa geçti ama onu ucuza kapatmak da kolay; marketten almak yerine kasaptan daha ucuza alınabiliyor, Metro gibi büyük marketlerde de nispeten daha ucuza alınıyor, oradan da toplu olarak alınabilir. Yani Migros'ta kilosu 25-30 lira olan tavuk göğsünü daha yerel marketlerde ya da kasapta veya toplu satış yapan marketlerde daha ucuza alabilirsiniz, ben genelde öyle yapıyorum. Bunların dışında bakliyatlar var. Bir paket nohut alıp yanında 2 tane yumurta haşlayıp yediğinde çok iyi bir antrenman sonrası öğünü olabilir; proteinse protein karbonhidratsa karbonhidrat, bunları da keşfetmek lazım. Ha tüm bunlara rağmen genele göre yine de pahalı değil mi? Evet pahalı ama sağlıksız beslensen o da pahalı. Bi kutu pizza alsan yine aynı parayı ödüyorsun, çok değişmiyor.

Sağlıklı beslenmekten kasıt nedir, o önemli tabii.

Şöyle söyleyeyim; geçtiğimiz kış maddi anlamda çok ciddi problemler yaşadım. Öyle böyle değil, bildiğin fakirdim açıkçası. Sadece evde yemek zorundaydım ve sebze, bakliyat ağırlıklı besleniyordum. Genelde internetten farklı tariflere bakarak yemek yapıyorum. Et yememe gibi bir durumum da yok aslında ama fakirlikten en ucuz yoldan lezzetli ve besleyici neler yapabilirim diye araştırır dururdum, oldukça da kolaydı açıkçası düzen oturtmak. Ha bilmiyorum bu arada tesadüf müdür ama hiç hasta olmadan geçirdim o kışı.

Food inc belgeselinin ana fikri buydu zaten.

Adam 1 kilo sebze alacagima tonla hamburger alir yerim diyordu.
Saglikli urunleri depolamasi tasimasi pahali. Bunu ucuzlatmanin da pek yolu yok, bu yuzden hormonlu tavuk yemek zorundayiz.

İnternette biraz araştırdım. Proxy siteler aracılığıyla bağlanarak ya da google chrome'un javascript özelliğini kapatıp siteye bağlanarak kopyalama korumasını aşmak mümkünmüş.

baktığım link de bu: www.shoutmeloud.com

firefox'ta okuyucu görünümü aç diye bir şey var. kopyalanabilir oluyor. chrome'da da aynı özellik olması lazım.

firefox kullanıyorsa"no script", chrome kullanıyorsan da "scriptsafe" eklentisi kur. Kopyalamaya izin vermeyen sitelerde açarsan sağ tuşu kontrol eden scriptler dahil hepsi devre dışı kalır, rahat rahat kopyalarsın.

ben de sormuştum burada.
chrome'da ctrl+p yaptiginda veya sağ üst köşeden yazdır'a bastığında çıkan pencerede seçebiliyorsun.

Mesela artık interneti kapat ve çalışmaya başla :) Nasıl çalışabilirim diye de 2 gün harcayacaksın kalacak geriye 13 gün.

ama şunu söyleyebilirim. 15 günde 1000 sayfa çok rahat çalışılır. final dönemlerinde tek gecede 200-300 sayfa devirdiğim oluyor. çok verimli olmuyor ama olsun. 40-50 aldırıyor işte.

yapılamaz zaman harcama boş yere.

Öneri?
Oturup çalışmaya başlayın. Günlük 100 sayfa bile değil.

Bir sayfayı ortalama 2.5 dakikada okusanız 50dk çalışıp 10dk mola verseniz 1 saatte 20 sf okursunuz. Günde 7 saatinizi buna ayırsanız, yani 3saat çalışma-1 saat mola-3 saat çalışma şeklinde ilerleseniz günde 120 sayfa okursunuz. hadi bunun 20 sayfası yani 1 saati boşa geçen zaman olsa günde 100 sayfa okumuş olacaksınız. 15 günde rahat biter.

İmza: Önümüzdeki 30 günde 2400 sayfa okuması gereken biri.

Çalışman gereken şeyler çok zevkli bence 15 günde düzenli çalışırsan bitiremesen bile büyük çoğunluğunu yaparsın. formalism structuralism dediğin şeylerin kendi içinde bir mantığı var eğer sıralı şekilde bakarsan kafanda oturtman da rahat olur.

merak eden olduysa ne yaptım diye (:p) Her konunun internetten summarysini (özet) buldum. 3 te bire indi yük. kafa öpen makaleleri okuyamayacağım malesef.

Summary rocks!

Ben Lenovo P2 aldım ve çok memnunum. Hiçbir sorunu yok. Üstelik insanlık dışı bir şarjı var. Piyasadaki telefonların iki katı kadar batarya gücü olduğu için dışarı çıkarken, kafeye giderken, arkadaşlarda kalmaya giderken falan bile şarjım biter mi diye yanımda şarj aleti taşımıyorum. Çünkü bitmiyor.

2000 tl veriyorsan düzgün specleri olan bir cihaz al derim. Xiaomi Mi A2 saf Android 32Gb versiyonu 1700 küsür, 64'ü 2000 tl hepsiburada.com'da.

Üstte saydığın telefonların işlemcileri yetersiz, kameraları da zayıf sayılır.

Ne yapacağını biliyorsan yeterli ekipmanın varsa her yerde yapabilirsin.

Bence hoca ile çalış. hangi kasların ne şekilde çalışacağını daha iyi bilir. ilerde komik bir vücuda sahip olabilirsin.

kendi yağında kavrulmak en iyisi. işini ciddiyetle yapan spor salonu sayısı bir elin 5 parmağını geçmez. çoğu ''hoca'' besyo mezunu bile değil, hala besyo'da okuyan 98li 97li bebelerden oluşuyor.

Az biraz spor ile aran varsa internnetten program bulursun veya bir spor salonundan istersin. Hareketleri takıldığın yerde internette nasıl yapıldığına bakarsın. Çoğu spor salonunda işleyiş aynı böyle sana programı yazar ve seni kendi başına bırakırlar.

Aslında yeterlidir başta fakat şöyle bir dezavantajı var:
Alet yetersizliğinden geliştiremediğin kas grupların geri kalmış olur ve gym aletlerini geç öğrenirsin. Yoksa işi bilen için sıkıntı yok.

Bu arada omuz kası gelişiminde ve bench press ve muadillerinde dikkatli ol valla çok sakat hareketler. Boyun fıtığı riski yüksek

Bir spor salonuna git. 3 aylık falan kayıt yaptır. onların zaten çalışan hocaları oluyor. sana program yazsınlar. sen de hangi hareketler yapılıyor, hangi hareket nereyi çalıştırıyor, nasıl doğru yapılıyor falan işin temellerini kaparsın 3 ayda. daha sonra internetin de yardımıyla kendi programını kendin yapar ve sitenin spor salonunda çalışırsın. ama hiçbir şey bilmeden direkt tek başına çalışmaya kalkma. vücudun saçma sapan gelişmesinden daha kötüsü, kendini kalıcı olarak sakatlayabilirsin. olmaz deme oluyor.

Madalya bile verirler, takar dolaşırsın.

iyi yaptım bruce kardeş. büyük ihtimalle hayatım boyunca da kullanmayacağım.

Gizli oy kullanıyoruz ya hani, nereden bilsinler olm senin kullanıp kullanmadığını?

Gerçekten bu seviye zeka sahibi insanlar varmış. Facepalm

@zxcd

Gizli oyu hangi partiye oy verdiğimiz bilinmesin diye gizli atıyoruz. Yoksa oy verip vermediğimiz bilinmesin diye değil. Oy verdikten sonra zaten resmî belgeye, adınızın yanına imza atıyorsunuz.

Bugüne kadar oy verdiğinize dair hiçbir belgeye imza atmadıysanız normalde oy kullanmadığınızın kaydının YSK'da çıkması lazım. Ama nerede bizde o kadar titiz arşiv tutmak. çok zor.

gizli oy kullansak da oy kullananlar sandık listesinde isminin karşısına imza atıyor. hem oy kullanmamanın para cezası var diye bir ara muhabbetler oluyordu, nasıl tespit ediyorlar derseniz o şekilde tespit ediliyor

kendini ihbar et veya ettir, şöyle şöyle bir puşd var hiç oy kullanmamış amirim yakalayın kesin cezasını diye, belki ceza gelirse o şekilde kanıtlarsın falan. gerçi ceza var mı onu bile bilmiyorum.

ya senin duyurularını cevaplarını okuyunca hep ''ya ben lan neyse'' diyorum :D nickinin hakkını veriyorsun.

zannetmiyorum tutacaklarını varsa bile paylaşmazlar. emin değilim ancak tutulması bana sorun gibi geldi, bir çeşit fişleme yöntemi gibi.

çok merak ediyorum neden böyle bir belgeye ihtiyaç duydunuz? onun dışında ellerinde kayıt olsa da bu tarz bir belge vermenin olduğunu sanmıyorum.

Heee o mesele.
İyi de bir insan öyle saçma bir belgeyi ne yapsın ki. O kadar saçma düşünemediğim için öyle bir cevap verdim tabii ki.

Belki stokta yok diye güncellenmemiştir ama şurada varmış gibi duruyor.

www.kulturtv.com.tr

@hitokiri

Muhtemelen dediğiniz gibi stoğu güncellemediler, yarın bir arayacağım o sitenin müşteri hizmetlerini.

İsteme suriyeli zannedilirsin.

kasa sayımında fazla çıkabilir. o yüzden gitsem verirler sanki.

Ya alırsın almasına da çok da ihtiyacın yoksa 10 liraya sal bence. Kendin zorla vermişsin zaten. Şimdi zorla da geri almak falan. Kasiyer yerinde olsam 10 lira için köle ettin aq deyip atardım parayı önüne, kusura bakma :D

ya paradan değil de kendimi mal gibi hissediyorum.

hitokiri kenshin+1

Kendin geri vermesen zorla sorun yoktu, git iste derdim, ama böyle ayıp yuh.

Kasiyer de malmış. Ulan insan göz göre göre fazla para alır mı?

o da ben deyince öyledir herhalde diye düşündü sanırım. çünkü öyle mi? teşekkürler dedi. başta biraz şaşırdı.

Bahşiş olmuş boşver. O onu çoktan cebe atmıştır

boynerde şu an kampanya var. 300 tl üzeri 75 tl indirim + 50 hopi şeklinde.

Flo, ayakkabı dünyası.

Biraz sarhoşum şu an. Kimsenin beni gerçekten sevmeyişi falan deyince benim de gözlerim doldu. Modum değişti şu an. Zincirleme etki yaratma, mutluydum 5 dakika önce ne güzel.

"sanki etrafımdakiler bir film ve ben sadece bir izleyiciyim filmin içinde değilmişim gibi hissediyorum."

Filmin içinde acı çektirilen karakter olmaktansa öylesi daha iyi boşver.

Hemen herkesin zaman zaman yaşadığı bi duygu durumu yaşıyorsun.
Düşünce yapını revize ettiğinde duygu durumun değişecek.

(bkz: Paxil)

İnsan olmak.

valla kardeş emek olmadan yemek olmaz. kendini salma. ortam yap çevre yap girişken ol.

Aynısını zaman zaman bende yaşıyorum, ağlayamıyorum ama gözlerim doluyor, göğsüm daralıyor falan. Denildiği gibi, insan olmak diyorum buna :)

Merhaba. Duyurunuz beni de etkiledi, benzer duyguları hissettiğim için olabilir. Zamanında Nuri bilgi Ceylan’ın bir röportajını okumuştum, şöyle diyordu:

“bir gün bir emniyet amiri bize şöyle bir şey anlattı: ‘bazen bir suçluya suçunu itiraf ettirmek için 3 gün dayak atarsın tek kelime söylemez ama sonra oradan mesela bir kadın görür ya da bir çocuk sesi duyar ve birden ağlayarak suçunu itiraf eder.’
hayat, çok daha küçük ayrıntıların büyük roller üstlenebileceği şaşırtıcı ayrıntılarla doludur. karanlık, boğucu ve toz toprak içinde geçen karamsar bir yolculuğun ardından ortaya çıkan masum küçük bir kızın varlığı insanın ruhunda şaşırtıcı dönüşümlere neden olabilir."

parçayla ilgili soo sad diyo
sonra adam böyle bi kız buldugunda peşinden gitmelisin tarzinda bişey diyo onlarda you should diyo

So sad dediği net bence. Şarkıdan bahsediyor muhtemelen. Ama sonrasında you should dediğinden emin değilim. Sanki "Don't shoot" gibi bir şey diyor, her ne kadar tamamen ilgisiz olsa da öyle duyuyorum niyeyse. Çünkü kafasını da iki yana sallıyor. Anlamadım tam ne demek istediğini.

so sad pek yatmadı benim aklıma ya, ikisinin de aynı anda sanki şarkıyla ilgili değil de "i had to go for it, u understand" lafının üstüne söylüyorlar gibi?

Ben de anlamadim ama so sad demedileri kesin. Konuyla alakasi yok oyle birsey demelerinin

yeni zelandalı arkadaşıma sordum anlamadı.

so send gibi bir şey diyor dedim

So send? Hmm, I don't think that's it but its possible. But normal people don't say that in response, "so send'. Weird

dedi.

it's all sent mi diyor yoksa dedim,

Possible too. But who actually says that? Weird

dedi.

belki amerikalılara özgü bir şeydir. bilemedim.

neyse buldum sanırım. "full send" diyorlarmış. Argoda anlamı da "Not giving a fuck about the consequences"miş.

@bobinhoo full send imisi evet. cok common bir kullanim degilmis ama

4 GB çok az. 8 GB sizi idare eder. Ama o da mükemmel olmaz. Alacaksanız Vatan'dan da almayın bu arada. Amazon.com.tr, hepsiburada, yukko gibi sitelere de bakın. Vatan'da her ürün daha pahalı. Ürünün arkasında durdukları falan da yok yani. Bozuk falan çıkarsa yine kabul etmiyorlar, diğerlerinden bir farkı yok.

Dediklerini yapacaksan Lenovo Flex serisi kullanan biri olarak bir iki kelam etmek isterim. Öncelikle dokunmatik ekran güzel ama yazı üzerine çalışacak isen ekran parlaklığı belirli bir yerden sonra çok göz yoruyor bir diğer husus klavye dizilimi çok yanlış yaptırıyor. Bu yüzden en azından yerine inceleme imkanın varsa öyle almanı öneririm.

Kaç sekme açtığınızdan çok hangi siteleri açtığınız önemli. 8 gb alın, ben 4 gb ile zaman zaman yüksek ram kullanımı yüzünden yavaşlama yaşıyorum ki öyle 10-15 sekme açmadığım halde. Ben olsam gerekirse işlemciyi düşürür 8 gb alırdım.

ssd ve 8 gb ram ile gayet performanslı bir makine olur. oyun performansı kötü olur sadece. şirket bilgisayarlarını bu seriden kurdum ve 3 sene boyunca hayvan gibi performans verdiler. hala da emekli olmadılar gerçi.
mümkünse ekran kartı daha da düşük bir model seçin daha uyguna gelebilir. nasıl olsa ekran kartları çöp.

4 gb ram küfür gibi ya. ssd de yok ram eksiğini telafi edecek.

alınmaz bence.

4gb ram ile sınırlarda yaşarsınız, browser açıkken hic bir sey yapamazsınız.

prntscr.com

şu an firefox'ta 12 sekme açık, steam, discord, spotify açık ve bi de film izliyorum o açık. ram kullanımını görüyorsun.

amma velakin; bende 32 gb ram olduğu için böyle. aynı işlemi 4 gb ram'i olan pc ile yaparsan 3-3,5 gb arası yer kaplarlar.

4 gb günümüz için yetersiz.

urun.n11.com

şunu tavsiye ederim, ekran dönmesi vs gibi janjanlı olayları yok ama senin linkini verdiğine performans olarak poposuyla güler.

not: ikisi de oyun için ideal değil.

@yazarken ellerini birakan herif

önerdiğim bilgisayarı kız arkadaşıma aldık. SSD'si M.2 SSD ve evet piyasada tek satılan SSD'lerden performansı düşük ama aradaki farkı sadece testlerdeki sonuçlarda görebiliyoruz. 2012'den beri 4-5 çeşit SSD'yi bizzat kendim kullandım.

arkadaş 4gb ve 8 gb ram arasındaki farktan bahsederken senin bahsettiğin şey 3 gömlek üst seviyeler :) aradığı beklediği şey bu değil.

RAM'in hızı ise 5-6 gömlek. oyun oynamaya dair bir şey dememiş bile ve oynuyor olsa bile yemişim ram'in mhz hızını.

bunları RTX 2080ti almayı düşünen birisi olarak söylüyorum ve kullandığım RAM'ler 2400 mhz

yanitlariniz icin tesekkurler. oyun oynamayacagim. peki su bilgisayar alinir mi?

urun.n11.com

@kakalamar, ingilizce klavye diyor artı kullanılmış vs ama 12 ay garanti de veriyorlar. özellikleri güzel duruyor ama aklımda soru işaretleri oldu benim

4gb ram'li bilgisayarlar ülkeye sokulmamalı. şimdi iyi olan ev kullanıcısı için bile kısa süre sonra yetersiz kalıp ekonomik olarak çöp olacaklar.

İstendiğinde yaz, CVye yazma.

Referans vereceğin kişinin olumlu referans vereceğinden en azından %99 emin değilsen yazma. %99 hakkımda iyi konuşur diyorsan yaz mutlaka. referansın zararı olmaz. bu konuda bir ik'cının yazısını okumuştum. insanların referans olarak yazdığı kişilerin azımsanamayacak oranı kötü referans veriyormuş arandıklarında.

Kabul ediyorum

Belki mesaj atmasi gerekmistir diye ekliyorum, 2 gun tutuyorum. sadece reklam basiyorsa ya da big data yapay zeka falan yaziyorsa engelliyorum.

Bir işe yaradıklarını görmedim şimdiye kadar. Son zamanlarda da reddetmeye başladım artık.

eskiden linkedin de etiketleme vardı kaldırdılar. Böylece ekleyenlere not yazıyordum @aceminin dediği gibi yapıyordum. Şimdi kabul ediyorum çünkü bazen iş tekliflerini doğrudan mesaj yoluyla iletiyorlar.

Ben tercümanım mesela. Ekleyen kişi de tercümansa en azından meslektaşız diye kabul ediyorum. Belki bir yerde tanıştık hatırlamıyorum, belki bir işini kontrol ettim, belki bana çalıştığım şirketle ilgili bir şey danışacak vs. Ama tamamen alakasız tipler ekleyince reddediyorum. Bazı insanlar önüne gelen herkesi ekleyince network oluşturacağını falan sanıyor.

etmiyorum

isime yarama olasiligi olan birisiyle kabul ediyorum..

erikliye alışınca diğerlerine para veresim gelmiyor

çeşme

waterbox ile arıtıyom.

ne denk gelirse ama adı sanı duyulmamış markaları almıyorum.

Erikli

Munzur

musluk+brita

evde damacana olarak hayat, pet olarak sırma kullanıyorum. dışarda ne ucuz görürsem çok ucuzlardan olmamak üzere.

isyerinde abant ve sasirtici sekilde cok memnunum. evde erikli.

javsu veya aoç

arıtma cihazı suyu. en iyi su'dan daha iyi.

Önceden Erikli derdim Fuska içene kadar. Nitekim e-bebek tüm mağazalarında fuska satmaya başlamış. İçimi ne kadar yumuşak oradan sen anla.

Türkiyede içtiğim en güzel su Niksar Belediyesinin suyu. Görürsem bir yerde ilk tercihim o olur.

not: Tokatlı bile değilim. ama su çok iyi.

Sultan

Bizim mahalledeki ilkokula su satan bir şirket var. SuAda diye. MEB de sürekli bunları denetliyor. Öyle bir gün adam geçerken sordum eve de servisiniz var mı diye. Getiririz abi dedi. Telefonla adama çağrı atıyorum bir damacana getiriyor okula giderken :D Onu içiyorum. Üstelik epey ucuz. İnşallah musluktan doldurup getirmiyordur :D

Valla genelde Saka marka görürsem alıyorum. Erikli'nin damacana suyunu içiyorduk ofiste. Çeşme suyundan farksız bence. Bilerek kaçındığım markalar var, almıyorum. Erikli (abartılmış balon zaten), Damla, Çenesuyu, Sırmakeş. Özellikle bu dördünü bilerek almıyorum.

çeşme suyu içiyorum. kamp dışında dışarıdan da su almam. en son yaz başında cam şişesini kullanmak için damla diye bir markanın suyunu almıştım. dışarı çıkacağım zaman onu doldurup çantama atıyorum.

Çesme suyu+1
Disarida da neye denk geldiysem onu alıyorum.

Valla ben hiç anlamıyorum. Ama piyasada öyle tipler var ki adam kolundaki saati 300 metre öteden görüp "Ooo Grand Seiko takıyorsun" veya "Oooo Levi's pantolon" almışsın falan diyebiliyor. Adamların gözler radar gibi, direkt yakalıyor.

pahalı olan her zaman daha kalitelidir demek istemiyorum tabii fakat lcw'dan aldığınız 70 liralık kotlar görünüşten ziyade, dayanıklı olmayabiliyorlar. çabuk deforme oluyorlar, uzun yıllar dayanmıyorlar vs. ben bu sebeplerle tercih etmiyorum.

Anlamiyorum. Bir sure giydikten sonra anlasiliyor anca.

Sorunun cevabını bilmiyorum ama lcw için dayanıklı değil diyen ezbere konuşuyor. Mavi lcw'den çok daha dayanıksız.

En son aldigim lcw kot 1 haftada ruhunu teslim etti ve ben sok gecirdim. O zamandan beri de oradan kot almadim.

Maviden hic kot almadim.

Farkini da anlamiyorum zaten.

Mavinin lcw’den hiçbir farkı yok.

Kot ne kadar kalın ve yüzeyi pütürlüyse o kadar kalitelidir bence.

Bana gelsin: m.youtube.com

Bir başkası için giyinilmez. Elalem ne der denmemeli. Kot pantolonun veya herhangi bir kıyafetin kalitesinin tek göstergesi kumaşın kalitesi değildir. Dikim kalitesidir aynı zamanda. Ayrıca üstüne uymuyorsa, yavan duruyorsa isterse 10 bin tl vermiş ol işe yaramaz.

Lcw da giyebilirsin, Filippa K da giyebilirsin önemli olan marka değil. Önemli olan stil ve yakışıp yakışmaması. Herkes her kıyafeti giymez, giymemeli.

Ha kot pantolonun pütürlü olması kalite göstergesi değildir. Bazı kotlar vardır çok çok yumuşak, pürüzsüzdür, incedir ve aşırı pahalıdır artı kalitelidir.

Bunun mevsimlik olması ile, eskitilmiş olması ile, rengiyle, üretildiği pamukla alakası vardır.

Hayatımda bir kere kota çok para verdim. O da colinsden 60 tl lik bir pantolondu. Cebine kadar yırtıldı, resmen dört ayda üstümde paralandı.

Lcw, kotondan alıyorum bir şey olmuyor.

mavi jeans kaliteli kot classinda degil, lcw'den de alsaniz farkli durmayacak.
eger ozellikle kotu bir kot degilse giydiginiz, fiziginiz guzel ise guzel duracaktir. kotlarin tricki bu. fizik super degilse daha onemli iyi kot giymek yani. lee kotlar oyle toparlayici ve hos dururdu ki yillarca lee giymistim.

görünüşten cok anlaşılmıyor bence zara’nın veya koton’un ucuza pantolonları hem üstğme daha iyi oturdugu gibi hem de görünüş olarak bayagı kaliteli olabiliyor. daha cok skinny jean ve koyu renk giyiyorum bu arada klasık mavi jean almayalı yıllar oldu. alırsam da koyu mavi denim’e yöneliyorum. ama; burada büyük bir ama var: bunlar cok fazla sezon idare etmiyor. Ağından zayıflamalar baş gösteriyor delik oluşana kadar.... sen kendini ‘mavi jeans daha kaliteli iç rahatlığıyla giyerim’ şeklinds iyi hissediyorsan hiç kafanı karıştırma bence....

ben genelde ağırlığına bakıyorum. bir de kağıt gibi ince olmamasına dikkat ediyorum.

uzaktan bakınca anlıyorum. kumaşının kalitesi, dikimi, kesimi ceplerin yerleşimi ağın derinliği vs. gibi etmenler dikkat çekiyor.

ayrıca mavi'den 200 liraya kot alacağıma indirim bekler network'ten, damat'tan, massimo'dan alırım sizin yerinizde olsam.

Yillardir levis 511 giyiyorum. Bu sene icinde 3 tane aldim. Fiyatlari ortalama 300 lira.

Soruna cevap; evet anlasiliyor. Hele erkekde daha fazla. Kadinlar daha sansli onlar icin cok daha fazla marka model var. Bizim ki genelde sabit.

Ha ama bende de senin dediginin tam tersi oluyor. Alti levis, ustu lcw seklinde. Cunku aradigim sade ustu bulamiyorum pek. Buldugumda da marka gozetmeksizin aliyorum.

hem büyük hem de kullanışlı istiyorsanız logitech g600 önerebilirim.

Hocam o parayı verdikten sonra profesyonel CS oyuncularının çoğunun kullandığı Zowie almanı öneririm. Zowie EC2-A ve Zowie EC2-B'ye bir bak derim.

arkadaşta rival 300 vardı, baş parmağın oturduğu yer 3 ayda parçalanmıştı. bundaki de ona benzer bir malzeme, aklında bulunsun.

@givemesomesubstance g600 cok ergonomik gelmedi bana. cok tusa ihtiyacim olsa kesin oneriniz uzerine arastirirdim ama ekstra 2 tus bile yeterli.

@hitokiri kenshin dedigin modellere baktim, aklimda bulunacak. :)

@mattiadestro bu geri bildirim uzdu. :) 30 milyon omur demis ama bu model icin.

@konetsu razer bana tamamen fetis urunleri ureten bir marka gibi geliyor, birkac urunune bakmistim da. dedigin modele bakacagim ama. fiyat olarak ayni gibi.

bu sorunun yaninda black friday'i beklesem mi? ve kablolu klavye onerisi de cok makbule gecer. butce 400 tl. belirttigim gibi black friday'i de bekleyebilirim.

@konetsu klavye ne kullaniyorsun veya onerebilecegin marka/model var mi?

@konetsu o sensorlu tus olayini gezinirken bir video'da gormustum. video'da eleman ilk razer'in kullandigini iddia ettigini falan soyluyordu. :D:D

bu arada 10ms bir fark ne bileyim bence gereksiz bir detay. 10ms'nin oyunda birinin olumden kurtaracagini sanmiyorum. bilmiyorum belki yaniliyorumdur. :)

bir de o kadar uzun ve guzel aciklamana cok amatorce bir soru sorucam affina siginarak. blackwidow'da sanirim bileklik yok? olmasi ufak da olsa tercih sebebim de. :)

amazon.com'dan daha onceden alisveris yapmadim da ogrenirim alirim fakat kur yuzunden fiyat ayni oluyor nerdeyse burayla zaten. :)

bu arada 2 urun de butcemi asiyor. wow 1500 lira bir klavye wow! :D

yabancılar fiverr diye bir şey kullanıyordu sanıyorum. r10'da da ufak tefek web işleri kovalanıyor. çoğu ölücü gerçi ama bakmaktan zarar gelmez.

Upwork'e bakabilirsin.

aynı ortaokulda okuduğum bir mahalle arkadaşımla ara ara telefonla konuşuyoruz. onun dışında instagramdan like sadece.

Lisansa kadar görüştüm sonra umrumda olmadı açıkçası.

İlkokul 1. sınıftan beri tanıdığım bir arkadaşım var. Şu an benim en yakın arkadaşım o. Muhtemelen ben onun en yakın arkadaşı değilim ama olsun. Bir de liseden bir arkadaşım var. O kadar. Onun dışında hepsi iş hayatından.

ortaokul kankamla cok sik olmasa da gorusuyoruz, konusuyoruz. ayri sehirde oldugu icin zor oluyor. lisedekilerle de hala gorusuyoruz. onlarin da bir kismi ayri sehirde veya uzak yerde yasiyor. en sik gorustuklerin yeni dostlar.

birinci sinifin birinci gunu yanyana oturdugumuz arkadasimla hala gorusuyoruz. ayni spor salonuna gidiyoruz hatta.

orta okuldan gorustugum kisiler var.

mahalleden gorustugum de var 8-10 tane

Hayir. Sadece bir tane liseden kalma arkadasimla gorusuyorum nadiren. Istanbul'a komsu illerden birinde yasiyor, yilda 2-3 kez anca goruyorum.

lise ve mahalledekilerle görüşürüz ilk okuldakiler vatsap grubu kurup eklemişler ama çok da sarmadı beni yıllar yılı geriye gitmek.zaten ilk okul hocamı da sevmezdim çok pataklamıştır beni.

yazlıktan çocukluk arkadaşlarım var. hala sık sık görüşüyoruz. ilkokul ve ortaokuldan kimseyle görüşmüyorum. liseden 2-3 kişiyle görüşüyorum.

1 tane çocukluk arkadaşım var, daha ilkokula başlamadan önce iyi arkadaştık, hala düzenli görüşürüz.
Birkaçıyla mahalleye uğradıkça karşılaştıkça konuşuruz ama haberleşip görüştüğümüz olmadı.
Lise arkadaşlarımızın olduğu grubumuz var, onlarla da senede 1-2 sefer haberleşip yemek filan yeriz.
Üniversiteden birkaç arkadaşım var, hepsi de farklı şehirlerde. O şehirlere gidersem ararım görüşürüz, onlar da ankaraya gelince ararlar.

arkadaş alt yapım ortaokul halen görüşüyorum.

birinci sinifin birinci gunu yanyana oturdugumuz arkadasimla hala gorusuyoruz +1 :) yakında aynı işi koşturuyor olacağız, mevcut işimi bırakıp onunla aynı sektöre geçiş yapacağım :D

aynı zamanda ilkokul arkadaşlarımdan bir kaçı ile bir kaç günde, haftada, ayda bir ya da birbirimize işimiz düştüğünde :P görüşüyoruz.

en yakın arkadaşlarım;
1 adet ilkokuldan
1 adet liseden
2 adet üniden
1 adet işten

sevgilim ortaokuldan.

ilkokuldan 1 arkadaşımla görüşüyorum. liseden 2 arkadaş kaldı bende. çocukluk arkadaşlarımdan aynı mahallede oturanlarla daha sık olmak üzere diğerleriyle de arada bir görüşüyorum.

İlkokul ve ortaokuldan yok ama liseden 10 kişilik grubumuz var en çok onlarla beraberim. Üniversiteden de 1 kişi.

hocam orijinal bir öneri değil, ama MacBook Air.

Öyle bir tarif etmişsin ki bir Lenovo ThinkPad yazmadığın kalmış hocam. Gerçi en sağlam modelleri X ve T serisi, onlar da 8 bin civarından başlıyor. Ama E serisi de piyasadaki çoğu tüketici modeli laptoptan daha iyi. 5 sene dayanır yani. Notebookcheck'te E580'in parça kalitesinin T modellerine yakın seviyede olduğunu ve E serisine göre çok sağlam bir laptop olduğu yazıyordu. İngilizceniz varsa okuyabilirsiniz siz de.

www.notebookcheck.net

Aslında benimim de radarımda ThinkPad var ama seriler arasındaki kalite farkını tam olarak anlayamamıştım. Teşekkürler link için. @hitokiri

1.bp.blogspot.com
bundan mı knk?

Hamur boyutunu seçime bağlı bırakırsanız tutar. Bizim burada iki tane pizzacı var. Diğer zincir pizzacıların aksine bol malzeme ve gerçek dana eti kullanıyorlar. Büyük boy pizzalar 35, orta boylar 26, küçük boylar da 20 tl civarında. bu tür fiyatlar civarına tutturabilirseniz siz de başarılı olursunuz, neden olmasın. Ama en önemli şeylerden biri bence yemeksepeti'ne kaydolmak ve yüksek puan almak. yemeksepeti'nin keseceği pay yüzünden pek kârınız kalmasa da adınızın duyulmasını ve çevrede bilinmesini sağlayacaktır. iyi mi bilinir kötü mü o teslimat kalitenize kalmış tabii.

Tutar valla açın. İtalyan pizasıymış falan hikaye. Bol malzemeli anne pizzası her türlü giderlidir.

abi millet pizzadan falan anlamıyor zaten, ucuz pizzayı daya, çiğneyebildikleri sürece yeter.

bu arada bende daha iyi fikir var ama söylemem, pizza piyasası doymaya yaklaşmaya başladı artık.

bence tutar. zincir pizzacılardaki de bildiğimiz italyan değil zaten saçma sapan şeyler.

@proletarier calzone mu :D

Malzemeleri A101’den alıp, youtube kanalına da video yüklersen tutar.

efso olur. franchise verirsin. ciddiyim.

İtalyan olmayan bir pizza pizza değil pidedir. Ama tutar.

şimdi o anne pizzasını elinden bırak papa johnsu ara bi tane kanka pizza söyle. o gelenden yap sat. pizza duayeniyim yediğim en iyi pizza burada. benim annem pizza yapıyor olmuyor. dediğin gibi kalın olunca kekten bi farkı kalmıyor. her şey yeterli olmalı fazla veya az değil, mesela little ceasers ekmeği çok incedir doyurmaz. pizzahut gibi pizzanın üzerine barbekü sosu dökmeyi teklif eden yerlerden arkadaşımın söylemesi dışında 1 kere bile yemedim. bak beni dinle en iyi pizza papa johnsta. buraya benzetirsen tutar.

kaşarla yaparsanız tutmaz
mozarella olur.

onun dışında benlik değil ben ince hamur seviyorum ama amerikan pizzası sevenler sevebilir. tutma ihtimali var yani her türlü. ama no kaşar please :D

Kaporayi iade ettikten sonra istedigini yaparsin tabi. Fotokopiyle falan bise olmaz.

Bi de genelde ev satanlar emlakciya "ben su kadar istiyorum, komisyonu karsi taraftan alirsin" diyorlar.

Bir de 255e emlakcidan satacaginiza 248den kendiniz satsaniz alan kisiye de hayriniz dokunur.

eğer ciddi satıcıysanız alıcı bulmak bu dönemde çok zor. bi alıcı çıktıysa durumu emlakçıya izah edin. bu kadar komisyon veremeyeceğinizi, bütçenize uygun olmadığını iletin ve düzenleme talep edin. yüksek ihtimalle orta yol bulunur çünkü emlakçı dediğimiz adam bu işe büyük emek vermiyo ki zaten karşı taraftan da komisyon alacak.

ikinci bi durum ise eğer vaktiniz varsa parayı ödeme sürenizin dolduğunu ve gelecek paranın artık bi işe yaramadığını söyleyip vazgeçtiğinizi iletin. bunun sonucunda da evinizi kendiniz ilana verin ve komisyonsuz şekilde satış bekleyin.

kendi adıma konuşacak olursam emlakçı ve galericilere yaklaşmıyorum. aralarından bi tane düzgün, dürüst olanına rastlamadım daha. gerekirse sokak sokak satılık ev-araba ilanı yapıştırırım ama bu adamlarla iş yapmam.

son olarak taş yesinler diycem ama onu bile hak etmiyo bu adamlar. herkese bişeyler itelemenin derdinde, helal kazançla alakası olmayan insanlar.

Normal şartlarda bir taşınmazın satılması sadece tapuda olur. Yani kime ne söz verdiğiniz ne sözleşme imzaladığınız hiçbir şey ifade gitmez. Gidip başkasına satabilirsiniz. Daha sonra aranızdaki sözleşmeden dolayı zarar eden kişi sizden zararını tazmin etmenizi isteyebilir, orası ayrı konu. Burada ise sizin kabul ettiğiniz sözleşme şartlarında değişiklik olmuş. Hem alacağınız ücret azalmış hem de oyalanıyorsunuz. Size kaporayı verirken "bu kapora 20 gün için geçerlidir." vs. gibi bir şey demediyse hukuki olarak istediğiniz zaman iade edebilirsiniz. Herhangi bir zorunluluğunuz bulunmuyor.

spor salonunda kimsenin başkasıyla ilgilendiği yok. hatta kaslı tipler filan daha nazik oluyor. bence spor hocasının bir olayı yok, ama ilk aşamada gözün korkuyorsa deneyebilirsin. haftada 3 gün gidersen iyi olur. 1 tanesini hocayla yapıp ilerlemeni izleyip hatalarını daha iyi görebilirsin.

daha az merkezi bir yer bulun. birçok salon kendi içinde 2-3 tane pt görevlendiriyor ve salonun ücretini ödediğiniz takdirde onlardan pt hizmeti alma hakkını da elde etmiş oluyorsunuz. size bir program çıkartıp verirler, bu programı nasıl uygulayacağınızı ve hareketleri nasıl yapacağınızı gösterirler. muhtemelen 1 ya da 1,5 ayda bir programınız değiştirilir. çok ciddi maddi tasarruf yapmış olursunuz. sonuç itibarıyla evet iki tane pt, içeride 30 tane insan varken hangi birimize yetişecek diyeceksiniz ama zaten hareketi doğru yapmayı size gösterdikten sonra sizin yapıp yapamadığınızı da izliyorlar. yanlış yapıyorsanız düzeltiyorlar. bunun dışında başka hareketlerde yanlış yaptığınızı görürlerse yine yanınıza gelip yardımcı oluyorlar zaten. özel pt tutarsanız verdiğiniz paraya yazık olmasın diye sürekli gidersiniz, ek bir motivasyon sağlar en fazla.

bunun dışında bahsettiğim türde spor salonları sabah ve öğle vakitleri boş olur. akşam vakitleri full çeker. dolayısıyla vaktiniz varsa sabah ve öğle vakitleri gidin. kimse yokken rahat rahat çalışırsınız. pt'yi de özel pt'niz gibi kullanabilirsiniz. adamın/kadının canı sıkılıyordur zaten. size sarar :D

protein ağırlıklı bir diyetle, haftada 3 gün bahsettiğim türde bir spor salonunda çalışarak 5 ayda 114 kilodan 84 kiloya indim. dolayısıyla size de haftada üç günün yeteceğini düşünüyorum.

Normalde hazır kasalar yerine toplama kasa yapmak her zaman daha uygun fiyata gelir. ama bu bilgisayarı beğendim. bence alınabilir. ama gittigidiyordan 300-400 tl daha ucuza satan yerler var şu an. oralardan da alabilirsiniz. internet'te kasa adını araştırmanız yeterli.

after effects, premiere diyorsun

ssd 128, ram 8, maksimum arttırılabilir bellek 16 gb

onu geçtim bir de windowsta kullanacaksın, stabilite diyorsun, depolama kapasitesi diyorsun, performans diyorsun.

oyun tarafı için cs ok ama pubg'de yer yer 1050 ti bile üzücü olabiliyor. Öyle bir nalet.

@killerbee şöyle düşün, stabil diye bilinen macbook pronun early 2015 aslında en stabil olması gereken versiyonunu kullanıyorum ve after effectste çökmeler oluyor.

128 gb ssd var. hdd yok. ram 8gb. bunları artırmayı düşünsene bi bu alette? linkini verdiğim kasa kadar para öderim sanırım.

o bakımdan iMac alacak bütçem de olmadığına göre. mecburan bu tarz çözümlere yöneleceğim. kaldı ki, mac ve macos'tan çok memnun olduğumu söyleyemem. ne yazık ki.

ben after effect, photoshop , ilüstratör türevlerini kullanıyorum mbp de. ae de sabit 3840x2160px(4k) 30 fps çalışırım. fotoğraf ve fotoşop olarak da en düşün 4000x6000px yani öyle ufak fotoğraflarla, hd videolarla falan işim yok.

16 ram i7 işlemci 256 ssd var

ben de çok memnunum hiç bi çökme ya da problem yaşamadım kaç senedir. ayrıca hafif projelerle uğraşmıyorum geçen hafta yaptığım photshop projesi 1500 layer fotoğraftan oluşuyordu. after effects dersen zaman zaman ray traced çalıştığımda 2 gün bilgisayarın renderde kaldığı ve sürekli 95 derecede render aldığı oluyor onda da sorun olmadı 2 3 senedir. bunun dışında after effect template üretiyorum envato market için. öyle pek basit şeyler diyemem yani.

premiere ve ae içinde scratch disk ve ram ne kadar ayırdın?

en son ne zaman clear cache disk yaptın ae ve pr içinden?

c4d, ae içinden ray traced veya çok sağlam ekran kartı isteyen 3. parti pluginler mi kullanacaksın?

asıl ihtiyaç duyduğu sağlam bir ekran kartı performansı mı?

öyle bir aradasın ki, bu alacağın bi fark yaratmayacak hani bunu üstüne çıkıp biraz daha sağlam bişey toplasan eyvallah

mesela 512 ssd , 32 ram, güzel bir i7 işlemci ve ekran kartı.

bizim performans dediğimiz 3 şey var

1 ssd 2 ram 3 ekran kartı

hocam ram'den yana sıkıntı yaşayabilirsin gibi geldi bana.
ben 8gb bellekli bir bilgisayar kullanıyorum. photoshop filan yok ama yüklü tiff (mimari proje) ve yine yüklü pdf (yine mimari proje) dosyalarında bazen takılmalar yaşabiliyorum.

çok pürüssüz bir kullanımın olmaz gibi geliyor bana.

15 ayda amorti edebilecekse hiç düşünme devam bence.

300-400k tl'ye açılan kafeler bile tuttuktan sonra min. 3-4 katına devir ediliyor. aynı paranın 50k fazlası bence çok düşük. bu zamana kadar olan emeklerinin, bütün oturtmuş olduğun sistemin bedeli 50k mı?

satma

Niye 50k üstüne devir?
Ayda 20k getirecek yatırım 400k nın baya üstüne satmanız mantıklı olur. Hazır alıcı mı var 450ye? Almak isteyen olursa teklifiniz 1 milyon falan olsun öyle alıcı çıkarsa satarsınız.

400k'yi 15 ayda amorti edecegin bir isten cikilmaz.

Hocam tamam Türkiye'de durumlar çok iyi değil ama o kadar da değil. Bence bu kadar yatırım yapmışken bırakmayın.

çıkacaksanız da önce amorti edip sonra da 1,5m den aşağıda olmayacak şekilde satıp çıkabilirsiniz

Hesabı yapan kişi kim onu merak ettim. Hayatının birikimini yeni işe yatıran arkadaşla, "aa türkiye çok karışık bi yer boklar olabiliyor" diye düşünen arkadaş aynı kişi ise çok net bir şekilde o parayı alıp faizde tutması daha mantıklı olur diye düşünüyorum zira hesapta yanlışlık olma ihtimali yüksek.

sen ürün, alet, makina, malzeme aldığında dolar 3.5 liraydı

şimdi 5-6 lira ve geleceği de belirsiz. sen o aldıklarını şimdi almaya kalksan kafadan yüzde 60 70 fazla ödeyeceksin. bunu bu gün nakite çevirirsen de paran zaten erimiş olacak.

ben ne diyeyim başka sana?

Yapman gereken şey doğru piyasa analizi.

Arkadaşım 24 yaşındayken ailesinin tüm birikimini bir işe yatırdı. İlk sene nerdeyse her gün yanımıza gelip "ben yapamıyorum, dönmüyor, para gelmiyor" demeye başladı. Sonra yavaş yavaş bu ziyaretler kesildi. Artık sadece instagramdan takip edebilir olduk. Geçenlerde görüştüğümde ofisini yenilemiş, arabasını yenilemiş, yeni makineler almış ve gayet düzgün bir geliri vardı. Farkın, piyasadaki açığı kovalayıp oraya saldırmak ve "olmuyo abi ya" zırlamasından vazgeçmekle gerçekleştiğini söyledi.

Fakat geçen hafta tekrar görüştüğümüzde yine "dönmüyor, olmuyor" demeye başladı. Değişen ne diye sorduğumda ise "artık piyasada saldıracağım bir boşluk kalmadı ve müşterilerim giderek küçülmeye başladı" dedi.

1- Planlarını her zaman uzun vadeli yap, günü kurtarmak ticaretteki en büyük hatadır.
2- Girdiğin/gireceğin sektörün pazar araştırmasını iyi yap. Ömrü olmayan bir sektörden beklentini, "ömür" kadar yap.
3- Sızlanmayı bırak çünkü ortada bir emeğin ve harcaman var.
4- Yapabilirsen iyi bir analizini yap durumunun. Gözü kapalı ilerleme.

Isini sattin diyelim simdi. Bundan sonra ne olacak? Sattin para cepte, sonraki senaryo nedir?
Alip parayi yurtdisina mi gideceksin direkt?

15 ay degil 22.5 ayda amorti ediyor bu arada. He o da cok iyi ama.

türkiyeye bir şey olmaz. 400k ile yurtdışında nasıl bir hayat kurulacak? yurtdışında sağlam gelir olacaksa yapılabilir söylediğiniz. tr de olmayacaksa da diğer plan ne o önemli. 400k yı faize yatırıp evde mi oturulacak?

Hocam sektöre bağlı.

Yani sektör çok kırılgan, çok zorda bir sektörse, olabilir. Ama işler devam edecek gibi görünüyorsa, bence anlamsız bir hareket olur.

Diğer yandan da ayda 20 bin lira sizi mis gibi yaşatır. Ama 450 bin lira para yaşatır mı?

Başkalarını boşverin, kendi hayatınıza bakın siz. Takılmayın.

Sonuç: çok büyük risk yoksa anlamsız.

K kişiler için kullanılmıyor mu?

400k iyi bir para kimse için küçük meblağ değil. 20 milyonluk işyeri olan tanıdığım bile 400k parayı küçümsemez.

amorti imkanı varsa ve bu kadar emek harcadıysan mutlaka bekle. 2 sene hatta 3 sene dişini sık parayı katla. katlarken yatırımını daha garanti şeyler üzerindne yap. dolar-euro gibi.

senin sorunun ülkenin içinde olduğu durum değil işten sıkılmış olman bence.

Pazarda kırılganlık yok. Şuan gecen seneden daha iyi. Şehirde adim duyulmaya basladi. Isi yuruttugum kadrom şahane.

Işe güvenim tam. Işın basında kardesim var ona da güvenim tam. Sıfırdan hic bilmediğimiz bir sektörü öğrenip ortakdan da alip ileriye tasidik.

Ama tr ye güvenim yok. Deseler ki 2 yıl dolar 6 emin olun milyon verseler bırakmam isi. Ama şuan suyun üzerinde yüzen küçük bir bot gibiyiz. Her an herşey kötü olabilir. Seneye dolar 8 olacaksa alip dolara yatırmak daha mantıklı geliyor. Belki kalsam daha çok kazanırım ama dolar bazında da birazcık zararimi
çıkarmış olurum.

Dolar 8 olunca bana gelen 20 k aynı değerse olmayacak. Damlalar giderek küçülüyor.

Belki başka ise girerim onu bilmiyorum.

Haziran ayında dediler dolar 6 7 olacak inanmadık kimse sallamadı ve oldu. Şimdi diyorlar 10 olur parayi alip oraya atsam 1 yildaki amortiden daha değerli bence.

isteğin mantıklı ama gerçekten çok sıkı disiplinli bir yurtta kalmıyorsan çözülmeyecek bir sorun. yerinde olsam sese alışırım. şimdi gidip şikâyet etsen en fazla 2 gün sessiz olacaklar, 3. gün devam edecek. yurt çok disiplinli, tekrar yaparlarsa atılırlar diyorsan et tabii. ama yurt da geçiştirecekse anlamı yok. boşuna düşman kazanmış olursun.

buradan askerliğini daha yapmadığını anlıyoruz hocam :) ben askerde 300 kişilik koğuşta kalmıştım bir ay kadar, kulak tıkacı ile bütün sorunlar çözülmüştü. tavsiye ederim.

yurtta disiplin yok gibi. bilmiyorum gerçi bu kadar ses olmuyor pek. ama girişleri vs. kontrol etmiyorlar. 12'den sonra baya rahatsız ediyor. çok şey istemiyorum aslında. 12'den sonra konuşmasınlar o kadar. bir de dışarda konuşulan ses tonuyla konuşmasınlar. koskoca yurtta bir onlar var. geçende de özür dilediler ama belli pek sallamadılar. bir kere daha uyarırım ama sonrasında kavga etmeye giderim artık.

her gece 3'te yatıp öğlen kalkıyorlar. sabahın 7'sinde black metal parçası açıp yerlerinden zıplatsam mı bir kere? :D

benzerini yaşamıştım. iki kez gidip uyardım, özür dilemelerine rağmen ses çıkarmaya devam ettiler. sonra gittim yurt müdürüne şikayet ettim. ikisi kapıma geldiler beni dövmeye sjdkdkdkd dövemediler tabii. sonra bi daha ses yapmadılar. sene sonunda da benden özür dilediler.

yurt müdürüne şikayet edin.

ben de gürültü yapmak istemiyorum ama uyarınca anlıcaklarını sanmıyorum. şikayet etsem de ne kadar etkisi olur bilmiyorum. bir de ne diye şikayet edicem biliyorum. yani odalar çok ses geçiriyor. normal tonda konuşmamaları lazım. bir de insan olan gece 2'de yurtta o sesle sohbet etmez zaten. ben gece sifonu çekerken bile düşünüyorum.

Swift işlemlerinde 3-5 gün normal kabul ediliyor. hafta sonunu saymazsanız zaten daha 2 gün olmuş. senin durumundaysa bildiğim kadarıyla bazı bankalar parayı havuzda bekletiyor, bazıları tl'ye dönüştürüp aktarıyor. hatta bankanın müşteri adına döviz hesabı açıp oraya yatırdığını bile duymuşluğum var. müşteri hizmetlerini bir arayıp sorsan çok daha sağlıklı yanıt alırsın.

Evet.

Kendi telefonundaki aplikasyondan yönetebilirsin hesaplarını bunda sıkıntı yok. Fakat tr hesabından yabancı hesaba para transferi aynı isme dahi olsa sıkıntı. Swift, Western falan bir sürü yöntem var hepsinde de kesintiler yüksek ekseriyetle.

Daha iyi yöntem bilen varsa yazsın ben de onu kullanırım ayrıca.

Yurtdışında ethereum* bozdurup o ülkenin para birimini bankana yatıran bir borsa bulursan kolay.
(Türkiye tarafı rahat çünkü. Btcturk var fee olmadan yolluyordu en son)

Lakin sürekli bankadan bir yere çıkış, aynı şekilde yurtdışında kripto para borsasından giriş vergi açısından sıkıntı yaratırsa bilemem. Sadece Türkiye içinde kullandım.

*ether deme sebebim de hızlı ve ucuz olması. Bitcoin pahalı ve yavaş.

genelde telefon numarasini degistirmezsen ulasiyorsun. ben yapi kredide yurt disina ciktiktan sonra vekaletle bile degistirtemedim numarayi, hala ulasamiyorum :)

enpara kullanmanızı öneririm. swift'te en az kesintiyi o yapıyor.

Yaklaşık 4 yıldır yaptığım eylem hiç bir sorun yaşamadan yönetebiliyorsun hem mobil uygulaması hem de internet üzerinden yönetiyorum ayrıca debit kartından alışveriş de yapabiliyorsun.

iPhone'unuzda:

Settings -> iTunes & App Stores -> Apple ID: suicidesunderground -> View Apple ID -> Subscriptions

Buradasınız değil mi? Hâlâ çıkmıyor mu?

çıkmıyor:(

Subscriptions altında app'leri göremiyorsanız bir fikrim yok :/ App'e tıklayınca Cancel Subscription olmalı.

Cancel Subscription yoksa o halde tahminim zaten iptaldir subscription ve süre bitiminde yenilenmeyecektir. Öteki türlü mümkün değil çünkü.

monogram'ın dediği yerde yoksa, spam mailine vs mağruz kalmış olabilirsiniz. kredi kartınızdan ödeme vs olmuş mu?

apple store ile yapılan tüm abonelikler (yani jailbreak yapılmamız her iphone ile yapılan tüm abonelikler) monogram'ın söylediği yerde çıkar.

Son zamanlarda bana da mailler geliyor işte şu oyunu satın aldınız, şu programa üye oldunuz iptal için tıklayın falan gibi. Böyle bir dolandırıcılık mailine maruz kalmış olabilirsiniz belki.

Satıcının amazon olduğu konularda arızalı veya sorunlu ürün geldiği takdirde iade sürecin çok daha sorunsuz işler. Satıcı başka biri olduğunda karşı taraf sorun çıkarabilir ki eksi'de okuduğum kadarıyla amazon türkiye de bu durumda müşteriyi pek kollamıyormuş. dolayısıyla fiyat farkı azsa ben amazon'un sattığı ürünü alırdım.

Buzdolabı satın alırsınız,
tarafınıza tost makinesi gönderilir.
Amazon sorunu kendi aranızda çözün diyebilir.

Kısacası alacağınız ürün için en uygun fiyatı amazon vermiyorsa,
sorun çıkma ihtimali çok yüksek diyebilirim.

Avukat değilim ama hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Bildiğim kadarıyla sırf yapmak istiyorsunuz diye yapmanız mümkün değil. Elinizde gerçekten o tarihte doğduğuna dair bir belge veya kanıt varsa nüfus kaydının düzeltilmesi için dava açabilirsiniz. Zamanaşımı da yok.

Anneanne olduğuna göre büyük ihtimal hastanede doğmamıştır, evde doğum vardır ve nufus kağıdı da çok sonra çıkmıştır. Nufus kağıdı çıkarken tarihin yanlış yazıldığını ve doğrusu ile değiştirilmesi için bir dilekçe verip dava açacaksınız, anneannenin doğumunu hatırlayan ve "evet 1 temmuz değil 27 temmuzda doğdu" diyecek bir de şahit lazım.

Fakat işin burası zor işte, anneannenin doğumuna şahit (yalan da olsa) olabilecek biri lazım.

Avukat değilim, yaş büyütme için aşağı yukarı işlemler bunlar. Ha gün farkı ha yıl farkı işlem aynı olmalı.

sana ne? dertsiz başına dert alma. bırak kim ve ne için çığlık atıyosa o koşsun yardımına. sorunlu insandan hayır gelmez. zararlı çıkan sen olursun.

benden söylemesi. bela istiyosan sen bilirsin.

Valla emmioğlu hakikaten başına dert arıyorsan büyür yol açık. Bunun adı da bencillik, duyarsızlık falan sayılmaz çünkü öyle insanlar en çok yardım eden kimseleri dinlemezler.

Kendini bulaştırırsan sonra rahatça çıkamazsın. Arkadaşında yardım çığlığı atmak yerine acilden veya devletten bir psikiyatriste gözüksün, en kötü twiterdan arkadaşlar ruhsal durumum kötü, beni bir psikolog'a yönlendirebilir misiniz desin.

Beyaz atlı kurtarıcı prens olmak ilk zamanlar çok çekici olabilir ama sonra kendi psikolojini de batırırsın.

Birde kızın yazdıklarının attention whore'luk için olabileceği ihtimalini de bir düşün derim.

Ben de "Hiç bulaşmayın." diyorum. Psikolojisi ciddi derecede bozuk insanlar, tedavi görmedikleri takdirde, bir süre sonra etrafına da zarar veriyor.

Yakının olsa veya en azından arkadaşın olsa kısmen kendisine karşı bir sorumluluğun bulunurdu. Ama şu aşamada kendisi yalnızca Twitter'da takipleştiğin birisinden ibaret. Ben olsam kendisini unfollow etmem, zira bu tür dengesiz insanların niye intihar edeceği de belli olmaz. Unfollow ettiğini fark edip morali de bozulabilir. Ama kendisi sessize almanı ve varlığını unutmanı öneririm. Eğer illa bir şey yapacağım, siz bencilsiniz kardeşim diyorsan fake bir üyelikle falan kendisiyle konuşmayı ve profesyonel yardım almaya yönlendirmeyi deneyebilirsin. Ama şunu unutma, bir kere iletişime geçtikten sonra geri dönüşü yok. O saatten sonra hayatta da kalsa, intihar da etse ufak da olsa senin de payın olacak.

Oha ne kadar bencilce cevaplar?! Ben olsam, geçmişte en azından yüzyüze bakmışlığımız bile varsa yardımcı olmaya çalışırım. Ne tür problemler yaşadığını bilmiyorsunuz. Belki sizin tek bir merhabanız bile kızın içinde bir şeyleri kıpırdatabilir. Ailesi ile de araları bozuk demişsiniz, bi el atsanız ne kaybedersiniz? En kötü senaryoda kız kendine zarar verdi diyelim. Neden sorumluluğu üzerine almış oluyorsun ki? En azından denedin dimi? Vicdanın hangi durumda daha rahat eder? Yardım edebilecek durumdayken etmediğin zaman mı veya yardım ettiğin halde faydalı olmamasında mı? Şahsen benim vicdanım denemeye zorlardı beni.

Bencillikten gözlerim acıdı bu başlıkta

arkadaşlar cevaplar için teşekkürler.başta maalesef çoğunluk gibi bulaşmamayı düşündüm çünkü tweetlerinden ve bloğundan baktığım kadarıyla ruhsal dengesi pek yerinde değil. ama işte vicdanım tam olarak el vermedi o yüzden bende mi bir sorun var diye fikir almak istedim. açıkçası kızla iletişime geçip ne diyebilirim onu da bilmiyorum çünkü psikolojiyle tek alakam 1. sınıfta aldığım psikolojiye giriş dersi. ters bir şey söyleyip trigger olmak da istemiyorum olumsuz bir sonuca. şu an için bulaşmamaya karar verdim. tekrardan çok teşekkürler.

Müteahhitin biri 20 bin TL'mi çalmıştı. 18 yaşındaydım. İntikam almak istedim ama gücüm yetmedi. Daha sonra da izini kaybettim zaten.

Eski kız arkadaşıma aşırı öfke duydum. İntikam hırsı ara sıra ağır bir şekilde geldi ama hiçbir şey yapmadım, Allah'a havale ettim. Ahımı aldın kızım. Er ya da geç yaptıklarının karşılığını görürsün umarım.

Beni aldattı gibi bir şey.

karakterimde allaha havale edip geçme olayı yok ama intikam olayını da sevmiyorum intikam biraz ilkel bir dürtü gibi geliyor bana, bunun yerine yaptığı kötülükle kişiyi yüzleştirmeye çalışırım zamanı geldiğinde.

Bana bulasanin cocugu olmaz. Efsunlu muyum neyim bilmiyorum kimseden intikam almadim ama askerde olsun, meslek hayatimda olsun, baska ortamlarda olsun bana zulmedenin kicinda don durmadi bir daha. Mesela bir amirim vardi meslekte, cok bedduami aldi, simdi ihrac oldu fetö'den. Askerde bana cok cektiren bir boluk komutani vardi, lagim falan actirdi kac kere serefsiz, boklu sularin icine soktu bizi. Simdi Fetö'den icerde.
Bi komsum vardi, kavga ettik birgun bir meseleden. Cok cektirdi bana, oyle ki evi satip gidecek olduk artik huzur birakmamisti. Tam ev satilikti ki bu satti dairesini yok pahasina defoldu gitti. Herifin meger bir suru borcu varmis iflas etmis, kumarda kaybetmis her seyini falan.
Ben inancli biri degilim ama kotuluk yapan kotuluk bulur. Cunku kotuluk yapan birinin buna ihtiyaci vardir ve kotuluk yapmaya ihtiyaci olan birinin burnu boktan cikmaz.

Maalesef bu dil kursları hakkında bir bilgi sahibi değilim ama bir tercüman olarak şunu söyleyeyim, B1 kuru başlangıcına gelen birinin rahatlıkla ekonomi ve siyaset konuşmasının imkânı yok. C1 seviyesindeki insanlar bile kompleks konuşmalarda zorlanabiliyor ve tıkanabiliyorlar. Dolayısıyla ben olsam Wall Street'i direkt elerim. Çünkü bana yalan söyleyen yere güvenmem.

Hakikaten o nasıl b1'miş, ekonomi siyaset rahat rahat konuşturuyor? Şaka gibi.

ne amaçla ingilizce öğrenmek istediğinize göre değişir. sınav, iş, kişisel ilgi, sadece speaking vs.

Her zaman diyorum ITI, British Side, Besiktas Amerikan Kultur en iyileri. Ucune de gittim ve TOEFL skorum 102. YDS 97.

Evet o konu bana da ilginç geldi ama eğitimleri tamamen spraking üzerine olduğu için çok yorum yapamadım.

@ben hastayim, şuan kişisel ilgi daha ön planda. İş hayatımda da lazım olacak. Yurt dışına çıktığımda zorlanmadan akıcı konuşmak istiyorum.

Boğaziçi, GS Üni gibi okullara bakardım ben olsam. Kafadan 8000 TL borca girmek hiç akıl karı değil, hem de genelde aşırı şikayet alan kurumlar yukarıda yazdığınız kurumlar.

Antalya'da yukarıda bahsettiğiniz kurumlardan birinin native diye Siirtli hoca diyerek A1 öğrencilerine yutturduğunu görmüştük kardeşimle.

@6 yas, Gs üni fiyatlarına baktığımda min 8 bin görünüyor :/

Esasında işleri kısa sürer ama 50 lira alıyoruz bari süreyi uzun tutalım da işimizi önemli gösterelim şeklinde bir kaygı güdüyor olabilirler.

erkek berberi mi?

En uzun süren saç taşım 20 dakikadır, yıkama dahil.

Kadın berberi ise süre limiti yok 8 saat süreni de var.

Her erkek ayni sac tirasi istemiyor ki. Benimki 20 dk surer baskasininki 45 dk. Ayrica randevu ile alan yerler var. Oyle bir yer tercih edebilirsin.

Edit erkek berberi.

nasıl berbermiş öyle? "hair style saloon" falan gibi bir yer mi yoksa?

Bildiğin mahalle berberi de aynı hair saloon da aynı. Gören bilimsel çalışma yapıyor sanacak.

Randevuyla alan yerlere gitmeye çalış. Önceden arayıp geleceğin saati söyleyince sana ayırıyorlar. Çok karmaşık bir saç tıraşı istemememe rağmen benim saç tıraşlarım da 30 dakikayı buluyor. Biraz karışık ve şekilli tıraş isteyen birinin 45 dakika sürmesi normal diye düşünüyorum. Elleri ağır diyoruz ama şöyle düşünmek lazım, adam sabahtan akşama kadar doğru dürüst mola vermeden yapıyor. Çok hızlı bir şekilde yapsa o eli felç olur. O tempoya bir insan eli kaç saat dayanabilir ki?

bizim ramazan "çok acil işim var ramo 20 dakikaya çıkmam lazım" dediğimde bile 90 dakikadan kısa sürede kesebilmiş değil. adam saçımızı mı kesiyor ırzımıza mı geçiyor belli değil aq traşın yarısında keyif sigarası yakıp kahve söylüyor, engelleyemiyorum.